Gezegenimiz kaynaklarının etkin ve akıllıca kullanılması, ekolojik dengenin korunması, kalkınmanın sürdürülebilir bir zeminde gerçekleştirilmesi artık iş modellerinin de uyarlanmasını gerektiriyor.

Herşey eskisi gibi seçeneği seçim olmaktan çıktı. İş dünyası, düşük karbon ekonomisi, temiz enerji, iklim değişikliği, yerel çevre yükümlülüklerini, yeni iş etik kurallarına dikkat ettiği sürece daha elverişli ve kabul edilebilir koşullar içinde büyümeye hissedarlarına değer yaratmaya devam edecektir.

Sürdürülebilir iş yapmanın aslında ince bir sanat olduğu da söylenebilir. Teşvikler, vergi, rekabet, kurumsal yönetişim, borç yönetimi, iş geliştirme gibi bilindik unsurların yanısıra hüner, sezgi, empati, akıl, daha da önemlisi stratejik iletişim de sanılanın ötesinde büyük önem taşıyabilir.

İş ortağınızın, müşterinizin, evsahibi ülke makamlarının verdiği işareti yanlış yorumlamanız, doğru iletişim kanallarını, vücut dilini kavrayamamış olmanız fırsatları kaybetmeniz, rakiplerinize kıyasla daha dezavantajlı duruma düşmeniz sonucunu doğurabilir.

İŞ YAPMAK İNCELİK GEREKTİRİR

İş insanları kendi ülkelerinin içinde bile farklı davranış, alış-veriş, müzakere ve iş görme geleneklerine, alışkanlıklarına sahip iken uluslararası düzlemde meydan okuma çok daha çetindir. O yüzden farklı kültürlerle iş yapmanın çok daha ince ustalık gerektiren bir alan olduğunu söylersek abartmış olmayız.

Doğrudan iletişime dayalı kültürlerde verilmek istenilen mesaj kelimelere yüklenerek verilir, mümkün olduğunca açık olarak söylenmek istenilen karşı tarafa bildirilir. Sözler, sözleşmeye bağlanmalı, her ihtimal yazıya dökülmelidir. Kural esaslı toplumlardır bunlar. Hollanda, Alman hatta Amerikan kültürü bu kategoriye girer.

Doğu toplumları ise daha esnektir, onur, haysiyet, şifahi sözün tutulması çok önemlidir. El sıkıştıktan sonra bazen sözleşmeye gerek bile kalmaz.

Aralarında farklılıklar olmasına rağmen Japon, Çin, Kore, hatta Türkiye iş kültürü dolaylı kültürlere örnek verilebilir. ‘Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla’ tarzı dolaylı mesajlar vermeyi tercih ederler, karşı tarafın itibar ya da onur kaybetmesinin önüne geçecek bir iletişime ağırlık verirler. Negatif mesajlardan kaçınırlar.

Bunu anlamayanlar, müzakerelerde açıkça hayır denmemiş olmasını iyimserce yorumlayabiliyor. Alt mesajları, vücut dilini, ne söylediğinden ziyade ne söylenmek istediğini çözümlemek Doğulu iş insanları ile çalışırken kritik önem taşımaktadır.

TİCARETTE KİM DAHA BAŞARILI?

Bir Alman ile bir Türk karşı karşıya geldiğinde iki farklı iletişim tarzı kullanıldığından, Almanlar Türklerin satır arası söylediklerini anlamayabilirler. Aynı şekilde, Türkler de Almanların tarzını çok sert ve kaba yorumlayabilir. Ama eğer her iki taraf da birbirinin iletişim tarzlarını, kültürel anlayışlarını bilerek yola çıkarlarsa, hatta biraz kendi tarzlarını diğer tarafın stiline uydurma yoluna giderlerse orta yolu bulup iş görmede daha “yumuşak” bir geçişi mümkün kılabilirler.

Dolaylı kültürlerde satır aralarında verilen mesajı okurken aynı zamanda beden dili, yüz mimikleri, ses tonu gibi yardımcı araçların da kullanıldığını unutmayalım. Direkt kültürlerde bu gibi araçlara genellikle pek gerek duyulmaz çünkü mesaj zaten açıktır.

Hayatın gerçeklerine bakarsak hem soğuk, kaba olarak nitelendirilen Almanlar, hem dolaylı iletişimi sergileyen Çinliler, hem sömürgeci geçmişi nedeniyle farklı kültürleri, sezgileri iyi hazmetmiş olan İngilizler, hem de saçmalığa, uzun girizgahlara tahammülü olmayan Amerikalılar uluslararası ticarette, hizmetlerde oldukça başarılılar.

NASIL BAŞA ÇIKACAĞIMIZI ÖĞRENMELİYİZ

Günümüzde başarılı, fark yaratan ve daha karizmatik bir iş insanı olmak kültürel farklılıklar konusunda beceri kazanmaktan, vücut dilini iyi kullanmaktan geçiyor. Küreselleşen dünyada artık Afrika’nın en ücra köşelerine de gidiyoruz Brezilya’nın Forteleza’sına, Rusya’nın Vladivostok’una, Çin’in Suzhou’suna, Myanmar’ın Rangoon’una da. İş fırsatları neredeyse oradayız. Hangi milletten kiminle ve nerede iş yapacağımız hiç belli olmuyor.

Onun için farklı kültürlerdeki farklı iletişim tarzları, anlayışları ile nasıl başa çıkacağımızı öğrenmek, kendimizi, ekiplerimizi profesyonel olarak hazırlamak zorundayız. İhaleyi kazanmada, müzakereyi “kazan-kazan” temelde yürütmekte, işi icra etmekte, farklı uluslardan, kültürlerden insan kaynaklarını yönetmekte, gezegenimizin ekolojik dengelerini korumakta, yetenekleri cezbetmekte, kısacası kalıcı değer yaratmakta kültürler arası iş iletişimi biz ve kurumlarımıza küme atlatabilir. Bu çabayı, periferide değil, şirket stratejilerinin tam da merkezinde tutmalıyız.
Web sitemi ziyaret edebilirsiniz: www.ferhanalesi.com, Facebook hesabım ise
Ferhan Alesi-intercultural Communication.

Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.